İnsan İmmün Yetmezlik Virüsü (Human Immunodeficiency Virus / HIV), kan ve korunmasız cinsel ilişki sırasında salgılanan vücut sıvılarının, enfekte kişiden bir diğerine geçip bağışıklık sistemini hedef alması ve sonucunda enfeksiyonlara ve bazı kanserlere karşı savunma sistemlerinin zayıflamasına neden olan bir virüstür. AIDS (Kazanılmış İmmün Yetmezlik Sendromu) ise HIV virüsünü uzun zamandır taşıyan bir kimsenin bağışıklık
sisteminin yüksek oranda zarar görmesi sonucunda ortaya çıkan bir durumdur. Dünya Sağlık Teşkilatı verilerine göre dünya genelinde yaklaşık 39 milyon kişinin HIV ile enfekte olduğu bilinmektedir.
HIV bulaştıktan sonra; tedavisiz kalması durumunda, kişinin yaşam koşullarına ve vücut direncine göre AIDS hastalığının belirtileri 5-10 yıl, belki de daha uzun süre sonra ortaya çıkabilir. HIV ile enfekte olan kişi, bu sürede sağlıklı görünümdedir ancak gerekli önlemleri almazsa virüsü başkalarına da bulaştırabilir. HIV ile enfekte kişinin vücut direnci zayıfladığında normalde zararsız olan ya da hafif geçen bazı hastalıklar (uçuk, zona, pamukçuk, tüberküloz vb.) daha ağır seyredebilir. Ayrıca lenf bezlerinde büyümeler, halsizlik, iştahsızlık, nedeni bilinmeyen uzun süreli ateş, gece terlemeleri, kilo kaybı, ishal, öksürük, cinsel organlarda uzun süreli yaralar gibi belirtiler de ortaya çıkabilir.
HIV’ın bulaşmadığı durumlar; öpüşme, dokunma, sarılma, tokalaşma, ortak lavabo banyo kullanımı, böcek sokması, hayvan ısırmasıdır. HIV’ın bulaştığı durumlar ise; korunmasız cinsel birliktelik, damar içi uyuşturucu madde kullanımı, ortak iğne/enjektör kullanımı, gebelik süresince, doğum sırasında ve emzirmeyle bebeğe geçebilmektedir. Bu olasılık gerekli önlemler alınmadığı takdirde %20 – 30’dur. HIV dış ortamda hava ve güneşle temas ettiğinde çok kısa sürede bulaştırıcılığını yitirmektedir. HIV içeren kan ya da vücut sıvısının sağlam deriye temas etmesi bulaşmaya neden olmaz.
Günümüzde virüsün vücutta çoğalmasını önleyecek ilaçlar geliştirilmesine rağmen spesifik bir tedavisinin ve aşısının olmaması nedeniyle hastalık gelişmesini önlemede en etkili ve ucuz yol korunmadır.
Ülkemizde HIV/AIDS ile mücadele etmek için oluşturulan Türkiye HIV/AIDS KontrolProgramı 2025-2030; insan haklarını gözeterek HIV/AIDS yayılımı için risk oluşturan faktörlerle mücadele etmeyi, herbireyin tanı, tedavi, bakım ve desteğe eşit ulaşımını sağlamayı, toplumun sağlığını korumayı ve geliştirmeyi amaçlamaktadır.
Bu yılın teması "İnsan Haklarının İzinde Yürü" olarak belirlenmiş olup insan haklarınınkorunması vurgulanmaktadır. Dünya genelinde, toplumların öncülüğünde insan hakları merkeze alınarak 2030 yılına kadarAIDS'i bir halk sağlığı tehdidi olmaktan çıkarabilir. AIDS'in sona erdirilmesi için; HIV ile yaşayan, HIV riski altındaolan ya da HIV'den etkilenen herkese özellikle de en çok dışlanmış kişilereulaşmamız gerekmektedir. İnsan haklarının korunması, etkili bir HIV müdahalesinin temeldayanağıdır. Dünya Sağlık Teşkilatı tarafından 1988 yılında Dünya AIDS Günü olarak kabul edilen 1 Aralık tarihinde, herkesin haklarını ve sağlığını korumak için her yıl farkındalığı artırma amacıyla çeşitli faaliyetler yapılmaktadır.
Unutulmamalıdır ki; HIV’den korunma önlemleri, tedaviden çok daha etkili ve ucuzdur.