22 Mart Dünya Su Günü - Bilgi Notu
22 Mart 2024

Dünya Sağlık Teşkilatı önderliğinde 1978 yılında Kazakistan’ın başkenti Alma Ata’da açıklanan Temel Sağlık Hizmetleri Bildirgesi’nde devletlerin toplumlarına sunacakları olmazsa olmaz sağlık hizmetlerinden birisi olarak “en az bakım” kavramı içerisinde yer alan “Temiz Su Sağlanması ve Sanitasyon” ilkesi kabul edilmiştir. Bu ilke çerçevesinde 2015 yılında eşitsizlik ve adaletsizlikle mücadele etmek hedefiyle 2030 yılında tamamlanması amaçlanan bir yol haritası olan Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SKH) Birleşmiş Milletlere üye ülkelerce benimsenmiştir. SKH kapsamındaki 2030 yılına kadar herkes için güvenli ve ulaşılabilir içme suyuna erişim, yeterli temizlik ve sıhhi koşulların sağlanması, arıtılmamış atık su oranının yarıya indirilmesi, su kıtlığını önlemek adına sürdürülebilir tatlı su tedarikinin sağlanması gibi hedeflere ulaşılması için çalışılmaktadır.

Dünya Su Günü ile ilgili ilk öneri 1992 yılında Birleşmiş Milletler Çevre Kalkınma Konferansı (UNCED)’nda yapılmıştır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 22 Mart 1993’te Dünya Su Günü kararının resmi olarak imzalanmasından sonra her yıl dünya çapında kutlanmaya başlanmıştır.

Güvenli içme suyu, sanitasyon ve hijyen ile kolera ve dizanteri gibi ishalli hastalıkların yanı sıra tifo, bağırsak kurdu enfeksiyonları ve çocuk felci gibi hastalıklar ve buna bağlı olarak meydana gelen bebek ve çocuk ölümleri azaltılmakla kalmaz aynı zamanda ülkelerin ekonomik iyileşmesi, çocukların okula devam gün sayısında artış ve sağlıklı ortamlarda yaşayan dirençli topluluklar oluşturulmasına yardımcı olunur.

Ülkemiz su zengini bir ülke değildir. 2040 yılı için nüfusumuzun yaklaşık 100 milyon olacağını öngörülmektedir. Bu durumda kişi başına düşen yıllık kullanılabilir 1.519 m3 olan su miktarının, 2040 yılı için yaklaşık 1.120 m3 olacağı hesaplanmaktadır.  Bu durum, Türkiye’nin gelecekte su sıkıntısı çeken ve su stresi olan bir ülke olma ihtimalini göz önüne sermektedir.

Nüfus artışı, hızlı şehirleşme ve sanayileşmenin yol açtığı su ihtiyacı, gıda güvenliğinin sağlanmasını teminen tarımsal su kullanımının artması, su kaynaklarının kirlenmesi ile iklim değişikliğinin olumsuz etkileri suyun önemini artırmaktadır.  Bu sebeple su kaynaklarımızın çok iyi korunması, sürdürülebilir biçimde yönetilmesi, suyun akılcı ve tasarruflu bir şekilde kullanılması gerekmektedir.

Unutmayalım;

·         Su kaynaklarımızı korumak her bireyin görevidir. Yer üstü ve yeraltı sularımızın kirlenmemesi için azami özen göstermeliyiz.

·         Suyumuzu israf etmemeli ve suların boşa akmasını önlemeliyiz.

·         Evde bulaşık, kişisel temizlik, yemek vb. durumlarda kullanılan sular da içme-kullanma suyu niteliğinde olmalıdır. Kaynağı bilinen ve kontrolü yapılan musluk suyunun tüketilmesi güvenlidir. Kaynağı bilinmeyen sular kesinlikle tüketmemelidir.

·         Kontrolsüz mahalle çeşmelerinden su tüketilmemeli, “İçilmez” yazısı bulunan çeşmelerden asla su içilmemelidir.

·         Toplumun temel içme-kullanma suyu kaynağı musluklardan akan sudur. İlgililerden klorlanmış, güvenli ve sağlıklı musluk suyu talep edilmelidir.

·         Klor, hastalık yapıcı mikrobiyolojik etkenlerin büyük çoğunluğunu yok etmektedir. Bu nedenle klorlanmış içme-kullanma suyu tercih edilmelidir.

·         Musluklardan akan sular, bina içi depo ve tesisatlardan kirlenebilmektedir. Depo temizliğine dikkat edilmeli, bina içi depoların yılda en az bir kez temizlenmesine özen gösterilmelidir.

·         Musluktan akan suyun koku, renk, tat ve görünümünde olumsuzluk gözlenmesi halinde bina içi tesisat kontrol edilmeli ve gerektiğinde ilgili yerel yönetime başvurulmalıdır.

·         Tüketilecek sular, güneş almayan yerlerde ve açık renkli kaplarda muhafaza edilmelidir.

Gelecek Nesillerimiz İçin Su Kaynaklarımıza Sahip Çıkalım. “Su Hayattır”

  • Dünya Su Günü
  • Dünya Su Günü
  • Dünya Su Günü
  • Dünya Su Günü