BİPOLAR DUYGULANIM BOZUKLUĞU NEDİR?
Bipolar bozukluk (manik-depresif bozukluk olarak da bilinir) duygudurumda aşırı uçlara giden dalgalanmalara neden olan bir hastalıktır. Sıklıkla aralarda normal duygudurum dönemleri gözlenirken, kendini dünyanın zirvesinde veya rahatsız edecek derecede aşırı huzursuz ve hızlı hissetmekten (bu “mani” dönemidir), aşırı üzgün ve umutsuz hissetmeye (bu “depresyon” dönemidir) kadar değişen duygudurumları görülür.
Bipolar bozukluk kişinin duygulanım, enerji ve işlevselliğinde değişikliklere sebep olan ancak tedavi altında normal yaşamı sürdürmeye engel olmayacak bir hastalıktır. Bozukluk ilişkilerde bozulmalara, iş veya okul hayatında zorlanmalara hatta intihara sebep olabilmektedir.
Bipolar bozukluğu olan hastaların intihar riski genel toplum ortalamasının 2-3 katına ulaşmaktadır ve ölüm oranları daha yüksektir.
Bu hastalık ile ilgili olarak iyi olan şu ki bu bozukluk tedavi edilebilmektedir. Bu sayede insanlar tam ve üretken bir yaşama sahip olabilmektedir.
Bipolar Duygulanım Bozukluğunun Belirtileri
Manik Dönemin Belirtileri
- Manik dönemde kişi dünyanın zirvesinde olduğu veya hiçbir şeyin (kötü bir haber ya da korkunç bir trajedi de olabilir) değiştiremediği mutlak bir mutluluk hissi yaşar.
- Yeteneklerine dair gerçekçi olmayan abartılı inançları olabilir. Açık bir büyüklük, uygunsuz ve artmış bir özgüven sergilerler.
- Ani ya da aşırı sinirlilik veya öfke gözlenir. Mani, çoğu zaman keyifli bir deneyim olarak tasvir edilse de bipolar bozukluğu olanların çoğu için durum hiç de böyle değildir.
- Aşırı hareketlilik ve artmış uyarılmışlık hali gözlenir. Bir gün içinde yapabileceğinden çok daha fazla iş programlar; kıpırdamadan sakin oturamaz, gevşeyemez.
- Tanrıyla, ünlü kişilerle ya da siyasi liderlerle özel bir bağlantısı olduğunu düşünmek gibi büyüklük hezeyanları olabilir.
- Yargılamaları belirgin olarak bozuk olup aşırı alışveriş etme, uygunsuz cinsel ilişkiler ve akılcı olmayan ticari yatırımlar yapabilirler.
- Yüksek sesle aniden konudan konuya geçen, giderek tutarsız hale gelen hızlı konuşmaları olabilir. Düşünceleri yarışırcasına hızlı ve kontrol edilemez olabilir.
- Uykuya daha az ihtiyaç duyulur.
Depresif Dönemin Belirtileri
- Depresif dönemde, hasta kendini aciz, umutsuz ve değersiz hisseder. Aşırı üzüntü veya ümitsizlik, çaresizlik yaşanır.
- Bir zamanlar çok zevk aldığı etkinliklere artık ilgi duymamaya başlar.
- Enerjsi biter, bitkinlik ve yorgunluk hisseder.
- Çok uyuma ya da hiç uyuyamama gibi uyku bozukluğu gözlenir.
- İştahta dikkat çekici bir artış ya da diyet yapmadan önemli bir kilo kaybı olabilir.
- Konsantrasyon, hafıza ve karar verme bozuklukları ortaya çıkar.
- Ölüm veya intiharla ilgili düşünceler olabilir.
Ağır mani veya depresyon nöbetleri bazen halüsinasyonlar (aslında orada var olmayan şeyler görmek ve duymak) ve hezeyanlar (mantıklı açıklamalardan etkilenmeyen yanlış ancak güçlü inançlar) gibi psikotik semptomlar da içerir.
Bipolar Duygulanım Bozukluk Kimlerde Görülür?
Bipolar bozukluk herhangi bir kişide gelişebilir. Başlangıcı genellikle geç ergenlik veya erken yetişkinlik dönemlerindedir. Fakat çocuklar ve yetişkinlerde de bozukluk görülebilir. Bozukluk genellikle yaşam boyu devam etmektedir.
Bipolar Duygulanım Bozukluğun Tedavisi
Bipolar bozukluk tedavi edilebilen bir hastalıktır. Tekrarlayan bir hastalık olduğu için uzun dönemli koruyucu bir tedavi görülmesi oldukça önemlidir. Yalnızca ilaç tedavisi veya psikoterapi ile birlikte ilaç tedavisi zaman içerisinde hastalığı kontrol altına almada en etkin yollardır. Vakaların büyük bir kısmında tedavi sürekli olduğunda çok daha iyi kontrol sağlanmaktadır.
Tedaviye hiç ara verilmese de bazen duygudurum değişiklikleri oluşabilir. Psikiyatri uzmanı ile sıkı ve açık iletişim tedavinin etkisinin artmasını sağlayabilir.
Tüm ciddi hastalıklar gibi bipolar bozukluk da bir insanın hayatında ve başkaları ile ilişkilerinde bozulmalara ve aksamalara yol açabilir. Bu nedenle bipolar bozukluk nedeni ile tedavi altında olan kişiler, psikiyatristleri ile birlikte sorunları çözmek ve hastalık nedeni ile zarar gören ilişkileri yeniden kurmak için psikoterapiden fayda görebilirler.
Bipolar bozukluk aile hayatında ciddi aksamalara neden olabileceği ve aile içinde aşırı bir stres yaratabileceği için diğer aile üyeleri de özellikle ruh sağlığı alanındaki uzmanlardan alacakları yardımlardan yararlanabilirler. Aileler bu uzmanlardan sadece hastalık ile başa çıkabilmeye yardımcı olabilecek stratejiler öğrenmekle kalmazlar, aynı zamanda tedavinin aktif bir parçası haline gelmeyi de öğrenirler.
Nereden Yardım Alınır?
- Hastanelerin Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Poliklinikleri
- Psikiyatri Uzmanları
- Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri (TRSM)
ŞİZOFRENİ
Şizofreni; kişinin gerçekle gerçek dışı arasındaki farkı ayırt etmesini zorlaştıran, normal düşünce akışının devamını engelleyen, duygularını kontrol etmesini ve normal olarak davranmasını önleyen bir hastalıktır. Genellikle yavaş gelişen ve gelişme döneminde özellikle kişinin davranışlarında bazı değişikliklere yol açan bir hastalık olarak kabul edilir.
Şizofreni Nasıl Oluşur?
Şizofreninin ömür boyu görülme sıklığı genel nüfusta % 0,5-1'dir. Ancak kan bağı olan akrabaları arasında şizofreni hastaları bulunanlarda, şizofreni görülme sıklığı genel toplumdan daha yüksektir. Şizofrenide genetik faktörlerin rolü iyi tanımlanmış olmakla beraber, bu hastalık yalnızca kalıtımsal faktörlerin değil, birçok koşulun bir araya gelmesi ile oluşur. Yani şizofreni genetik ve çevresel faktörlerin rol aldığı oldukça kompleks bir hastalıktır.
Şizofreni Belirtileri Nelerdir?
Şizofreninin erken dönem belirtileri kişinin yakın çevresine “bir şeylerin yolunda gitmediği” sinyalleri verir ancak, bunun tam olarak ne olduğunu ilk anda belirlemek oldukça zordur. Bu dönemde kişinin normalde yaptığı günlük aktivitelerden uzaklaşması, hobilerine ilgi göstermemesi, motivasyonunu kaybetmesi, duygusal tepkilerinin zayıflaması, garip davranışlar göstermesi genel olarak görülen belirtiler arasındadır. En sık görülen erken dönem şizofreni belirtileri şu şekildedir: sosyal hayattan ve arkadaş çevresinden uzaklaşma, sürekli şüphe duyma, kişisel hijyenin azalması, donuk bakışlar, sevinç veya üzüntü gibi duyguların ifade edilememesi, aşırı tepkiler vermek (aşırı gülme veya önemsiz bir olaya ağlama), depresyon, fazla uyuma veya uykusuzluk, garip ve mantıksız açıklamalar, konuşmalar, unutkanlık, konsantrasyon eksikliği, eleştiriye tahammülsüzlük, konuşmada veya seçilen kelimelerde farklılık.
Yalnız unutulmamalıdır ki bu belirtiler; başka bir sağlık sorununa da işaret ediyor olabilir ve bu belirtileri yaşayan her kişinin şizofren olduğunu söylemek doğru değildir. Ancak bu belirtiler ciddiye alınmalıdır ve konusunda uzman bir doktor tarafından kontrol edilmelidir.
Şizofreni, hasta birey kadar hastanın yakınındaki insanları da etkiler. Düşünce, duygu ve davranışlardaki şiddetli bozulma öncelikle ailenin bütün üyeleri tarafından hissedilir. Aile bireylerinin hastalık hakkındaki bilgisizliği ve çaresizliği bir çok sorunu da beraberinde getirir. Utanç, suçluluk, korku, çaresizlik, gelecek kaygısı ve öfke ailelerin sıklıkla yaşadığı duygulardır. Anksiyete ve depresyon ortaya çıkabilir. Hastalığın aile bireyleri üzerindeki etkisi hastalığın hangi aşamada olduğuyla yakından ilişkilidir. Örneğin; ilk psikotik atağını geçiren bir hastanın ailesi şaşkınlık ve endişe içindeyken, birçok atak geçirmiş ve hastaneye yatırılmış bir hastanın aile üyeleri bıkkınlık yaşıyor olabilir. Ekonomik sorunlar, aile içi çatışmalar, sosyal yaşamın olumsuz etkilenmesi, toplumun hastaları reddedici tutumu karşılaşılan belli başlı güçlüklerdir. Yeterli sosyal desteği alamayan, duygu dışavurumu yüksek olan ve hastalıkla etkin başa çıkma yollarını kullanamayan ailelerin yükü daha fazla olmaktadır.
Şizofreni Tedavisi
Günümüzde şizofreni tedavisinde çok yönlü bir yaklaşım yararlı bulunmaktadır. Güncel tedavide temelde antipsikotik ilaçlar kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra psikoterapiler ve diğer psikososyal yaklaşımlara da başvurulmaktadır. Hastalığın özellikle akut döneminde hastaların hastanede yatarak tedavi görmesi gerekebilir.
Şizofreni belirtileri ve yol açtığı komplikasyonlar doğru tedavi yöntemiyle kontrol altına alınabilmektedir ve kişinin gündelik hayatına büyük oranda dönebilmesi sağlanabilmektedir. Ülkemizde ağır ruhsal bozukluğu olan (şizofreni ve benzeri psikotik bozukluklar ve duygu durum bozuklukları gibi kronik ruhsal bozukluklar) bireyler için, toplum temelli hizmetleri sunmak üzere Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri kurulma çalışmaları başlamış olup, yaygınlaştırma çalışmaları devam etmektedir.
Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri, kendisine bağlanmış coğrafi bölgedeki şizofreni hastaların ve ailelerin bilgilendirildiği, hastanın ayaktan tedavisinin yapıldığı ve takip edildiği; rehabilitasyon, psikoeğitim, iş-uğraş terapisi, grup veya bireysel terapi gibi yöntemlerin kullanılarak hastanın toplum içinde yaşama becerilerinin artırılmasını hedefleyen, psikiyatri klinikleri ile ilişki içinde çalışan ve gerektiğinde mobilize ekiplerle hastanın yaşadığı yerde takibini yapan birimler olarak çalışmaktadır.
Hasta yakınları ile işbirliği kurabilmek; hem hastalığın seyrini olumlu yönde etkileyebilmek hem de hasta yakınlarına destek olabilmek açısından önemlidir. Bu nedenle Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri’nde aile psikoeğitimi verilmektedir. Bu eğitimler; şizofreni hastasının tedaviye uyumu ile hem hastanın hem aile üyelerinin yaşam kalitesini arttırmakta ve tedavi süreci sorumluluğunu paylaşma gibi konularda destek sağlamaktadır. Tedavi uyumu ve aile desteğiyle pek çok şizofreni hastası toplum içinde günlük yaşamlarını sürdürebilmektedir.
Geçtiğimiz son on yıl içinde Bakanlığımız toplum temelli modele geçmek amacıyla ruh sağlığı hizmetlerinde son derece kapsamlı bir reforma gidilmesi için gereken önemli adımları atmıştır.